gülnida Admin
Mesaj Sayısı : 182 Kayıt tarihi : 08/01/09
| Konu: SeN ßaNa geÇ KaLacakSın Cuma Nis. 17, 2009 10:20 am | |
| Bilmediğim bir karanlık,hayatla ölüm arasında ya var oluşun yada yok oluşun ince çizgisindeyim. Kalmakla gitmek, sevmekle vazgeçmek arasında gidip gelen bir labirentin içinde,hala yok olduğum yerdeyim. Bu sonu, ben mi çizmiştim ki ellerimle, giden yar değil de, ben miydim,ben mi bırakmıştım ki o devasa uçurumdan kendimi.Ben, beni mi boğmuştum kendi ellerimle. Neden diye sormuyorum artık kendime, anladım, hayat bana en ağır rolünü vermişti. Seçme şansım yoktu, başka bir role bürünme şansım, ya hayatın istediği gibi olacaktı yada hayatın istediği gibi ve istediği gibide yapıyordu herşeyi... Susmalıyım dedim zaman zaman, susmalıyım ki, belki bir deva olur yarama, belki hayat, bir güzellik yaparda, can katar canıma. Oysa bilmeliydim, hayat karşıydı benim yaşadığım sevdaya...!!!! Baharların hayalini kurdum, hep sonbharımda, herşeye yeniden başlayan dünya,doğa belki bende, yeniden başlardım eski güzel günlerimi yaşamaya. Olmadı bahar hiç gelmedi hazanıma. Vuslatım olamadı hiç,kaybolamadım gözlerinin uçurumunda, heyecanını tadamadım yanında olmanın,kitlenmedi uzuvlarım.Hep bekledim, vuslatsızlığın içinde, hep bir vuslat günü düşledim.Öyle vefasızdın ki, gelmedin kara çalan düşlerime, orda olsun, bu yangına bir son vermedin. Ne diyeyim ki sevgili, beni sen tükettin...!!! Sevdana düştüğümden beri ; ayaz buralar,güneş doğmuyor,ısıtmıyor tenimi,içimdeki yangın bile buz kesiyor hasretten,göz yaşlarım süzülürken yanaklarımdan, donuyor. Öyle üşüyorum işte. Kimdi hak etmeyen bu sevdayı, bana mı çok fazlaydın, yoksa sevdam mı ağırdı sana, matematiksel bir denklem kuramadım. Hep bilinmeyenlerde saklı kaldı, en aşikar yanlarımız. Velhasıl yaşyamadık işte, paylaşamadık bir ömrü, neresine sığmamıştık ki koca dünyanın,bedenime büyük gelmişti sevdan, lakin kalbime sığmıyordun işte. Şimdi soruyorum hep cevapsız kalan sorumu, hayat bana, seni çok mu görmüştü,bir oyunun içine mi salmıştı, sevdanı sunarak bana, hayat neden bu rolü bana vermişti ? Herşeye rağmen, vazgeçemedim işte, çıkmaz sokaklarında kaybolmayı seçmiştim hep, sonu hep sana varan yollar tüketmiştim,bile bile sana kaybolmuştum, sevdanın bilinmeyen şehrinde. Hep bekleyenin olmuştum hiç gelmeyeceğin duraklarda,hiç geçmediğin sokağımda ; seni düşler olmuştum.
Ve hep sana yazıyorum sevgili,hep sana sevdamı, hep sana yazıyorum noktasını koyamağıdım veda mektuplarını. Zarfsız, pulsuz biriktiriyorum, saklıyorum hepsini ve ben biliyorum sevgili, değdiğinde satırlarım gözlerine, çok geç olacak. Ben sana erken geldim ama sen bana geç kalacaksın.... Mektuplarım değdiğinde ellerine,yangınımı duyacak,o zaman yanacaksın değdiğinde satırlarım gözlerine,akmayan göz yaşlarım senin teninden inecek yüreğine. Benim vuslata yanışım senin hasretine karışacak o vakit anlayacaksın bu yüreğin sancısını, o vakit kanayacak yüreğinde hiç bilmediğin bir nokta,ahların kar etmeyecek, bir cana verdiğin bu azap seni belkide hiç olmadığın kadar yakınıma, omuzlarını omuzlarıma değdirecek. Sende yeni başlayan yangın ne yazık ki bende çoktan bitmiş, nefesim tükenmiş olacak. Keşkelerine karışacak pişmanlıkların, neden diye haykırışların çiğerlerini parçalayacak. Ben gitmiş olacağım, sevmelerimi sevebilenlere bırakıp,umudumu hak edenlere vererek,hayatın en acı rolünü sana bırakacak, terki diyar edeceğim hayatın tozlu caddelerinden. Mahşere sakladığım vuslatımı,vuslat düşlerimi, senin ellerine bırakacağım. Ne olursa olsun dilimden düşen son hece,sen olacaksın ve ebede dek kulaklarını,kalbini,çiğerlerini yakan bu sesi istesende silemeyeceksin ve ben çoktan gitmiş olacağım. Sen pişmanlıklarınla baş başa, keşkelerde yanacaksın.. | |
|