Ve aşk...
İlletli olarak Seni istemiyorum. Yani hem Senin muhabbetin, hemde gayrinin muhabbeti yok.
Zahir, aşıkın halinden haberdar değildir. Onun için hoşda konuşsa, nahoşda konuşsa mazur görülür. ALLAH C.C. aşkının yolunun azığı belalardır unutma.
Ey Yüce ALLAH’ım C.C. hiç kul dergahına gelirde kovulur mu? Hem Padişahın kapısına eli dolu mu gidilir? O ne büyük cür’ettir. Kerem kapısı ile yarışa kalkılır mı?
Kasa, masa, rütbe, şöhret geçicidir. Aşk-u muhabbetin belasını tadanda, bu kayıtların kederi bulunmaz
Kâinatı bir halden diğer hale çevirenin, Yâkinen (şüphesiz) ALLAH C.C. olduğunu görürsen. Kâinat birbirine karışsa, kalbin semavatı ve arz’ı nurlandıran ALLAH C.C. iledir.
RASULULLAH’a SAV olan aşkımız, Sana olan itaatın kilididir. Bu vücud kafesinde ki gönül kuşu hep O’nun aşkıyla tutuşur.
Biz de iman budur, başkasının imanına uymaz. Bundan dolayı ALLAH’tan C.C. gayrıya ihtiyacımız yoktur. Gönlümüz ALLAH’ı C.C. Rezzak tanıyıp, halimizle kimsenin kapısını çalmayız.
Nur’u Muhammediye SAV kavuşan göz eşyayı istediği gibi kullanır. Onun kalbi Arş-ı Rahman’dır. Siyah kalp bile onunla karşılaşsa, derhal nur gibi parlar. Kâinat baştan başa zulüm ile kararsa, onun kalbinde toz bulunmaz, O Hakk’a vasıl olduktan sonra saltanatını kurmuştur.
Dünya malıyla zengin oldum zanneden gaafil; mağrur olur, Ahireti unutursa, Hakk’ın dostunu incitir, oda onun helâkı için yegâne sebeptir. Malına mağrur Karun, Musa’nın AS kalbini kırdı da, hala yerin dibinde, hala aşağı gidiyor.
Gördüğüm nurdan haber veremeyeceğim çünkü kendimde değilim. Aşık olduğumdan kalbimdeki nuru hiçbir rüzgar söndüremez zira iman, aşk fenerinde durduğu müddetçe hiçbir rüzgar onu söndüremez.
Hadisat senin kalbini kırmışsa üzülme, HÜDA onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için ! “Ben kırık kalplerdeyim” Buyurmadı mı? Sakın bu yolda ümitsizliğe düşme, zira Hakk kapısının seher vakti gözyaşına açılacağına ilan vardır. Sonra ALLAH C.C. kapısından kovarsa, kuluna naz ediyor demektir. Ümitsiğe düşme, yine dön dolaş gir, o kapıda bekçi yasakçı yoktur. Yine içeriye gir. Aşk gölünde büyü de Maşukun nazını anla.
Dost ile konuşmak için siyah çadırın çekildiği vakti fırsat bil, yani gecenin ganimet olduğunu anla ! Çünkü ağyar uyurken, yâr ile konuşmanın tadı başka olur.
ALLAH C.C. kulu gibi değildir. Pişmanlığı ibadet kayd eder. Yalnız senin tam boynunun büküldüğünü görsün.
Kendinle meşgul ol bizim kusurlarımızla uğraşma, çünkü bizim hissemize aşk ayırdılar.
Ayağıma bağlanan aşk zincirini yokladım, meğer Senin kapına bağlıymış. Bana yine merhamet etmişsin, ayağımı o kapının zincirine bağlamışsın. Ya Rabb, merhamet et çözme.
Gaflet şarabı içen kuru vaiz’in sözüne aldanma ! O seni aşk şarabından mahrum eder.
Ya Rabb, beni aşk makamından konuşdurtta, sözüm ölü olmasın. Aşka uğramayan söz ölü vücuda benzer.
Kendinle yalnız kalmanın çaresine bak, sözü yanlış anlama, çokluktan ayrılda tenhada yaşa demek istemiyorum, çokluk içinde CANAN’ınla başbaşa kal. CANAN’ını istiyorsan da, canından geç. Aşk yolu ehli heva’ya kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanık sadıklara açıktır. O caddeden giden susamaz, aşık susarsa, arif konuşursa helâk olur.
Kalb günahlardan temizlenmedikçe, Beyt-i İlahi olamaz, bunu da aşk şarabından başka bir şey temizleyemez.
Mevlanın C.C. dayağından lezzet almayan, muhabbet davasında sadık olmadığını bilsin. Rabia-ı Adeviyye
Bu dünya meyhanesinde iki türlü şarab vardır. Bir gaflet şarabı, bir muhabbet şarabı.Vücudunu aşk şarabıyla yıka, bu hırkayı onun ile yıkamadıkça zahiri ibadetinde riya’dan kurtulamayacağını anla.
Aşk meyhanesinin eşiğinden ! Yalvar peymaneni doldursunlar. İç de aklın nur’a inkilab etsin, eşyanın içyüzünü gör. El temas etmeyen o kadehe, gönülden gönüle geçerken hizmette kusur etme.
Her ilim okuyanın manadan haberi olduğunu sanma, kokusuna bak misk-i Muhammedi SAV geliyorsa kokla
Ey nur arayan, gönlümün kırıklarına şaşma ! Aşk’ın harab yerleri aradığını, mamureleri viran edindiğini bil !
Maşuk (MEVLA C.C.) sert söylesede, aşık söylemez, hakikatte Maşukun kahrı da lütuftur.
Aşk yolunda gözünü sakın Maşuktan ayırma, bir parça kaydımı kovulmana sebep olur. “Bizimle oturma, bir gönülde iki sevgi olmaz, kalb-i selim isteriz” nida edilir.
Kalb yaşla sulandığı zaman duayı ganimet bil, bu yaşa kıyamayanlara aşk yoluna sefer haram kılınmıştır. Yalnız ağlamakla kalma gözyaşını, aşk şarabı yapabilecek bir aşık bul ! Aşk derdine sabır ilaç, feryâd yasaktır. İçi yananın, dışını ateş yakmazmış !
Hakiki derviş, çorba için tekke beklemez. Onun için ekmeğe kul olanlara aşk şarabı verilmez. Cennete, can feda edilmedikçe girilmez. Sakın zannetme ki bu fedâda ziyan vardır, bilakis faniyi verip baki ile kalmaktır.
Aşık yamalı vücud hırkasını, bir kırık kalbe satar. Aşk caddesinde ulu orta pek kendi kendine gidilmez, imdadcı lazımdır.
İnsanın vücuduna çöreklenmiş olan “nefs” putunu ne kazma kırabilir, nede balta parçalayabilir. İşte onu ancak aşk ateşi eritebilir.
Aşıkda kalb zenginliği vardır, padişahda o bulunmaz. Onun için kırk derviş bir kilimde huzur ile oturur, yatar, kalkarlar da iki sultan bir dünyaya sığamaz.
Olmasa kibr ile riya, Sensin ol Beyt-i Kibriya. Gönül tahtına sultan ol da cihan padişahları sana boyun kessin.
***
SENSiN her zaman yanimda olan,dar zamanlarimda
yüregimin yankilarini duyan...
SENSiN karanliklar ortasinda dolunaylar gibi kalbime dogan..
SEN benden cansin,
SEN hayatima anlamsin..
geceleri buram -buram tüten hiçkiriklarimdan,
bütün arayislarimda,dalgali
bir denizin ortasinda çirpinan ruhumda ,
SENSiN gökkubbemin rengarenk gökkusagi...
özüm SENSiN,TEBESSÜM ETTiGiMDE SEN BENiM GÜLÜMSEMENSiN..
SEN benim yüregimsin,beni hakiki seven SENSiN..
ellerimin,gözlerimin,yüregimin mimari!
her bir zerrenmin nakislarinda,sanatindan bir emareyim..
gözlerime NURUNDAN isiklar vermeseydin,
su kainat tablosunu göremeyecekti gözlerim.
sevgiyi kalbime ilham etmeseydin,
SENi SEVMENiN güzelligini,sonsuz
acizligimle bilemeyecekti yüregim..
gözlerime aglamak nimetini vermeseydin,
gözyasinin kalbimle olan
dostlugundan bi-haber kalacakti gözlerim..
her gün güneş olup aydinlattin semalari,
karanlikta birakmadin umutlarim..
EY CÖMERTLERiN EN CÖMERTi!
REZZAK iSMiNLE donattin afakimi,SETTAR iSMiNLE örttün ayiplarimi,
TEVVAB iSMiNLE her defasinda kabul ettin tevbelerimi...
"YiNE GEL"!DEDiN..tekrar geldim ,SANA GELDiM ALLAH'IM!
VEDÜD OLAN SENSiN SEVEN SENSiN,SENDEN baska kimim var ki,
kapisina gideyim?
askinla kuşat,askindan mahrum kalmis naçar yüregimi..
baharim SEN OL SEVGiLi.!
HAZANDA BIRAKMA,yapraklarim dökülüyor..
GÜLiSTANIM SEN OL EY SEVGiLi!
EY ELLERİMDEN TUTANIM.!
SANA kavusmak çiktigim bu sevdali yolculukta sarp
yokuslari çikarma karsima..
ey fukara yüregimin RAHMETi SONSUZ SEVGiLiSi!
beni SANA sürünerek degil,kosarak getir..
uzattim ellerimi,birakma beni.
topragimda NURUN OL,CENNETiMDE GÜLÜM OL!
ELiM SEN OL ALLAH'IM!KOLUM KANADIM,
DiLiM DAMAGIM,TEK GÜVENiM
DAYANAGIM,SAHiBiM SEN OL..
AYIM GÜNESiM,GÖZYASiM TEBESSÜMÜM,SEN OL..
GELDiM iSTE KAPINA,ASKININ FUKARASIYIM..
ASKIM SEN OL ALLAH'M,
ASKIM SEN OL ...
***
Vermeyen cânın sana bulmaz hayât-ı cavidân
Zinde-i câvid ana derler ki kurbândır sana
(Sana canını bağışlamayan ,canını sana sunmayan kişi,hayat-ı câvidân bulamaz.Her dem diri ve genç olmak ,elbette sana kurban olmakla mümkündür.)
Ferhat ,şirin için öldüğü için ölümsüz haya buldu ,bugün Ferhat’ın adını anıyoruz. Kays ile Leyla birbirleri için öldükleri için bugün yaşıyorlar.O hâlde aşk işinde yaşamak için ölmek gerekir.Yaşamak için ölmenin sırrı hayatı çoğaltmaktan geçer.Hayatı üretmekten,zamanı çoğaltmak.zamanı başkaları için de kullanılır yapmak.Tek başına tüketmek yerine paylaşarak çoğaltmak.Belki zamanı başkaları içinde örnek hâle getirmek.Bir şeyler yapıp bu dünyadan öyle gitmek,adımızı gökkubbenin duvarına kazımak.
Aşk işinde bir âşık, sevgilisi karşısında kendisini fedakârlık ile var eder,onunla aşkını ispatlar.Belki sorar kendisine;
”Ey âşıklık iddiasında bulunan gönül! Sevgili için ne hazırladın ,onun uğrunda fedakârlığın ne derece olacaktır?Elbette sevgilinin bütün âşıkları onun için fedakarlık yapıyorlar,herkesin bir fedakarlığı vardır onun için ama sen hangisini yapabileceksin?!..Kimisi şunu verir,kimisi bunu verir;kimisi şu gece uykusuz kalır,kimisi şu gününün gözyaşıyla geçirir,kiminde ah-vah,kiminde ayrılık yarası,kiminin bağrında ateşler,kiminin gözyaşı denizler gibi.Kimisi şöyle şiirler yazar,kimisi böyle efsane olur.Herkes bir fedakarlık peşinde,herkes kendinden vazgeçmiş ,sevgili için yaşıyor.Canı için sevgili isteyenler yok olmuş, sevgili için can arzu edenler var. Sen de onların arasındasın madem, neyin var sevgili için, ona ne hazırladın?!
Aşk ki; kalbe gıdâdır. Ne yenir ne yutulur. Bir demir leblebidir. Çiğneyebilene "AŞK" olsun!"
(Şinâsî)
Her gönül bir tek sevgiliye müştâktır aslında.
Ne var ki,kıblesi yanlıştır. Bulduğunu sandığı şey, gerçekte aradığı değildir. Kimisi bir gözleri âhûya zebûn, kimisi bir gül yüzlü güzele meftûn, kimisi de bir ceylan bakışlıya mecnûndur.
Bazısı dünyanın âlâyişine kanmış, bazısı mâl u mülke aldanmış, bazısı da hayal âlemini, gerçek sanmıştır. Oysa her birisi, bir tek sevgili tarafından sınanmıştır.
"Fânîlerin aşkında bekâ yoktur. Çünkü bu aşk tendedir. Bâkî olan aşk cânda ve gönüldedir. Her an goncadan da ter ü tâzedir. Bâkî olanın aşkını tercih et ki; O dâim ve bâkîdir. Câna cân katan bâde-i aşkın sâkîsidir."
(Yaman Dede)
Aşk da O, şık da O, Mâşuk da O’dur.
Ve her vücûdun cânı "AŞK" tır...
alıntı [/center]